Atla
Çocuklarımızın Çizdiği Resimlerin Analizi ve Yorumlanması

Çocuklarımızın Çizdiği Resimlerin Analizi ve Yorumlanması

Çocuklarımız çizer biz bakarız, gözleriz, çizdiği resme onun gözünden bakmaya çalışırız. Bir görebilsek duygu dünyasında olup biteni isteriz. Anlasak da ona daha çok yardımcı olabilsek deriz. İşte bu noktada resim analizi hakkında bilgiler bize yol gösterici olabilir. Çocuklarımızın duygu dünyasını anlamamıza yardımcı olacak  bu bilgilerle belki çocuğumuzun sesini daha çok duyabilir ve  onun ihtiyaçlarına daha kolay cevap verebiliriz.

Öncelikle başkalarıyla olan ilişkilerinin ölçütü olarak çocuklarımızdan grup resimleri veya arkadaş, oyun arkadaşı ya da öğretmen çevresiyle ilgili resim çizmesini isteyebiliriz. Bunun analizinde çocuğumuzun öğretmenlerine, arkadaşlarına olan davranış, tutum ve ilişkileri hakkında fikir edinilebiliriz.

Gelin çocuklarımızın resimlerinde kullandığı figürlerin ve ifadelerin nasıl yorumlandığına yakından bakalım.

Organların İfadeleri

  

- Baş

- Ağız

- Gözler

- Dizler, Bacaklar ve Ayaklar

- Burun

- Kulaklar

- Dişler

- Omuzlar ve Gövde

- Kollar, Eller, Parmaklar ve Tırnaklar

 

Renklerin Yorumlanması

 

- Mavi

- Mor

- Yeşil

- Kırmızı

- Siyah

- Sarı

 

Ev Figürlerinin Yorumlanması

- Evin Çevresi

- Çatı

- Pencereler

- Ön Kapı

- Baca

- Duvarlar

- Lamba

- Perde

- Yüksek Binalar

Ağaç Figürlerinin Yorumlanması

- Ağacın Meyveleri

- Ağacın Kökleri

- Ağacın Gövdesi

- Ağaç ve Hayvanlar

Doğa Figürlerinin Yorumlanması

- Güneş

- Hayvanlar

- Çiçek

- Güneş ve Bulutlar

Aile Kompozisyonlarının Yorumlanması

- Aile üyeleri arasına nesneler çizilmesi

- Aile üyelerinden birinin büyük çizilmesi

- Arkası dönük insan figürü

Çizimlerde organların ifadeleri;

Baş: 

Genel gelişim özelliklerine göre çok büyük baş çizimi genellikle zihinsel potansiyelini zayıf olduğunu düşünen çocuklarca daha akıllı olma isteklerini ifade etmek için çizilebilir. Daha başarılı olma isteği için sembolize edilen bu çizimlerin tam tersi de küçük kafa çizimleridir ki o zaman da çocuk kendi eksikliğine dair bir kabullenişi anlatmaya çalışıyor olabilir.

Ağız:

 

Temel iletişim aracı olmasından ötürü ağız çizimleri önemlidir. Dil, konuşma ve artikülasyon bozukluğu olan çocuklarda ağız kalın çizgilerle ve büyük çizilir. Ebeveynlerine bağımlı yaşayan çocuklarda da ağız bölgesi dikkat çekmektedir. Bunu yanında içe kapanık ve konuşmayı tercih etmeyen çocuklarda ağız küçük ve vurgusuz çizilir. Ağzın resimlerde yer almaması başkalarıyla ilişki kurmada zorluk çekildiği anlamına gelir. Astım gibi solunum yolu sorunları yaşayan çocuklarda ağız bölümünün önemsenmediği görülür (Kendrick & McKay, 2004). Ağızdaki bir gülümseme (bazen kaşlarını çatarak bir bakışın eşlik ettiği) mutluluğu veya üzüntüyü ortaya çıkarabilir ve ağzı vurgulamak konuşma ve dil zorluğunu veya aşırı bağımlı olduğunu gösterebilir (Klepsch & Logie, 1982). Diş çizmek (özellikle çok sayıda sivri diş varsa) saldırganlığın bir işaretidir ve bazı durumlarda fiziksel istismara işaret edebilir (Peterson ve Hardin, 1997). Çekingen çocuklar tipik olarak diş çizmezler. Ancak Koppitz'e (1968) göre, birkaç diş çizmek saldırganlıktan ziyade liderlik yeteneklerini gösterebilir.

Gözler:

 Görme problemleri (belli oranda görme kaybı da buna dahildir) göz çiziminin yaşanan sorunla ilgili dışavurumu olarak görülebilir. Büyük veya minik göz çizimi görme problemine dayalı öğrenme güçlüklerini de gösteren çizimlerde 4 yaşından sonra gözbebeği de beklenir. Klepsch ve Logie (1982), burun, kulaklar ve göz çizimleri için ortak yorumlar yapmışlardır. Göz çizimi; genel itibariyle dış dünyayı algılamayı, öğrenmeye olan ilgiyi, korku ve kaygıları yani duyguları ifade eder, iç dünyayı temsil eder (Di Leo, 2015). Yapılan göz çizimlerinde; iris ve gözbebeğinin yer almaması çocukta görme problemlerinin olduğu işaret olabilir. Ayrıca gözbebeğinin çizilmemiş olması, çocukta sosyalleşme konusun da sıkıntılar olduğunu işaret ediyor olabilir. Bunula beraber gözlerin çok küçük çizilmesi fiziksel istismara, çok büyük çizilmesi ise şüpheci bir kişilik yapısına sahip olduğunun işareti olabilir (Foley ve Mullis, 2008).

Dizler, Bacaklar ve Ayaklar:

 

Ayakları çok büyük ya da yoğun bir şekilde çizmek, çocuğun güvenlik ya da sağlam bir temel istediğini gösterebilirken, küçük ayaklar kendini güvensiz ya da çaresiz hissetmenin bir göstergesi olabilir (Klepsch & Logie, 1982). Ayaklar bir çocuk için anneden ayrılıp bağımsızlaşmasının ilk yoludur. Çocuk yürümeye geçerek özgürlüğün ilk adımını atmış olur. Ayaklarını kullanarak istediği yerlere, istediği zamanlarda giderek özerk olmanın tadını doyasıya çıkarır. Çizimlerde ayakların büyük çizilmesi özgüvenin bir simgesidir. Kırılgan yapıda olmayan kişiliği simgeler (Dilci, 2017). Ayakların çizgi şeklinde çok zayıf çizilmesi aileye olan bağımlılığı ve kişideki özgüven eksikliğinin bir işaretidir. Ayakların kalın çizgilerle ve yuvarlak şekilde çizilmesi özgüven ve bağımsızlığı sembolize eder. İki yana bakan ayaklar kişide büyümek ile büyümemek arasında ikilem yaşandığını, kararsızlık ve çekingenliklerinin olduğunu gösterir (Aşçıoğlu, 2013).

Çocukların yaptığı insan çizimlerinde dizler, dirsekler ve eklemlere pek rastlanmaz. Özerk olmaya çalışan ve kendi işlerini kendi görmek isteyen çocukların çizimlerinde dizlere de rastlanılmaktadır. Ayakların büyük çizilmesi güçlü olma ihtiyacını, küçük çizilmesi ise güvensizlik, ailenin yardım ve desteğine olan ihtiyacı sembolize eder. Kırılgan ve depresif bireyler, kişilerin dayanağı olan bacaklarını bükülmüş olarak resmederler. Bu dorum çizim yapan kişinin fiziksel ve psikolojik yoksunluk içinde olduğunu gösterebilir (Davido, 2017).

Burun:

 

Solunum güçlüğü gibi sağlık sorunları normalden büyük veya küçük burun çizimi olarak karşımıza çıkabilir. Burun çizimi; kişinin kendisine olan güvenini sembolize eder. Kendisini değersiz, hiçbir işe yaramayan, yetersiz olarak gören çocukların çizimlerinde burun ya çok küçük olur ya da hiç çizilmez. Bazı yorumculara göre burun cinselliğin de sembolüdür. Burnun büyük çizilmesi cinsellikle ilgili sorunların yaşandığını veya cinsel kimlikle ilgili sıkıntılar olduğunu gösterir (Pantaleo, 2005). Hassasiyeti simgeleyen burun astım hastaları tarafından ya çok vurgulanarak ya da çok büyük çizilerek ifade edilir (Dilci, 2014). Burun vurgulanması solunum problemlerinin bir işareti olabilir (Klepsch & Logie, 1982).

Kulaklar:

 Başa göre oranı normalden büyük veya küçük çizimler duyma problemlerine işaret edebildiği, sakladığı duyulmasını istemediği bir şey olduğunda kulakları bastırarak veya tarayarak kulak çizimi vurgulanabilir. Kulak, kişinin kendisi ve çevresi hakkında bilgi almasını sembolize eden organdır (Şahin, 2017). Ev yaşamında sürekli eleştirilen, azar işiten ve hakaret edilen bir çocuk çizimlerinde kulan figürüne yer vermeyecektir. Kulak çizimi yapmayan bir çocuk eleştirilmek istemediğini, kulakları büyük çizen bir çocuk ise dinlemek istediğini ifade eder. Kulak figürleri müzik yeteneği ve müziğe duyarlılığı ifade eder Kulaklar vurgulandığında, bir işitme sorunu olabilir veya işitme sorunu yoksa, çocuk başkalarının kendisi hakkında söylediklerinden şüphelenebilir (Klepsch & Logie, 1982).

Dişler:

 İri çizilmiş dişler öfkenin ifadesi olabilir. Kendi figüründen başka bir figüre çizildiğinde o kişiyi daha korkutucu göstererek iri dişler çizebilirler.

Omuzlar ve Gövde:

Boyun çiziminin, dürtülerin ve duyguların kontrolünü simgelediği düşünülmektedir. Belirgin olarak çizilen bir boyun figürü duyguları kontrol etmeyi ve yönlendirmeyi sembolize eder. Ayrıca boyun çizimleri dış görünüşten memnuniyetsizlik, boyun çevresinde somatik şikâyetler, bilişsel gerilik, dürtü bozukluğu ve vücuttan ayrı olması Şizoid bozukluğun bir işaretidir (Farokhi & Hashemi, 2011). Çizimlerde omuz ve gövdenin yumuşak ve yuvarlak çizilmesi uyumlu ve çevresi ile iyi geçinen özellikleri işaret ederken, köşeli ve sert vücut çizgileri saldırgan dürtüleri işaret eder. Çizimlerinde keskin hatlar kullanan çocukların yaşadığı sorunları şiddetle çözmeye çalıştıkları görülür (Çankırılı, 2015).

Kollar, Eller, Parmaklar ve Tırnaklar:

Klepsch & Logie'ye (1982) göre, uzun veya büyük kollar çocuğun başkalarını kontrol etmek istediğini ve güç ve güç arzuladığını ifade etse de Koppitz (1968) uzun veya büyük kolların başkalarına uzanma arzusunu işaret edebileceğini belirtir. Küçük kollar, Klepsch ve Logie, güç korkusuna ya da çocuğun kendisini zayıf ya da etkisiz görmesine işaret ettiğini vurgularlar. Yine, Koppitz farklı bir bakış açısı ile küçük kolların çocuğun iyi huylu veya içine kapanık olduğu şeklinde yorumlanabileceğini iddia etmektedir. Vücuda tutunan, birbirine bağlanan kolların çizilmesinin, sıklıkla çocuğun savunucu, iç kontrole sahip olabileceğini ve çocuğun başkalarına uzanmasının zor olduğunu gösterdiğini; bu nedenle, kişilerarası ilişkileri zayıf olabileceğini belirtmiştir. Hem Koppitz hem de Di Leo (1973) büyük elleri saldırganlığın göstergesi olarak görürler.        

Renklerin Yorumlanması;

Mavi Rengin Anlamı:

Gökyüzü ve denizin rengidir. Sakin ve uyumlu olan, kendine güven duyan çocuklar bu renk ile kendilerini rahatlıkla ifade edebilirler. Mavi taraf tutmayan bir kişiliği betimler (Çankırılı, 2015). Sakinliği, derin duyguları, memnuniyeti ve inançlara sadakati anlatır. Mantık önemlidir. Adaletli, bütünleştirici ve birleştiricidir. Sözünün arkasında duran, ağır ve yalnızlığı seçen bir yapıdadır (Dilci, 2014).

Mor Rengin Anlamı:

Çocuklar tarafından kullanımı nadiren görülen bir renk olan mor, çocukta tedirginliğin bir işaretidir. Yapılan çizimlerde genellikle mavi renk ile kullanılır ve çocukta kaygının olabileceğini ifade eder. Özellikle çocukların uyum problemi yaşadığı dönemlerde, çizimlerde sıkça kullanılır (Davido, 2014). Kırmızı ve mavinin karışımından oluştuğu için her iki rengin de özellikleri olan sıcaklık ve soğukluğu taşır. Çocuğa yapamayacağı bir görev verildiğinde kendisinden beklenen görevleri yerine getiremeyeceği korkusuna kapıldığında yaptığı çizimlerde bolca mor rengi kullanır. Ebeveynlerin desteğine ihtiyaç duyan çocukların çizimlerinde mor renk kullanılır (Çankırılı, 2015).

Yeşil Rengin Anlamı:

Çizimlerinde yeşili bolca kullanan çocuk kendisine güvenen, çevresi ile uyumlu ve mutlu bir yapı taşır. Böyle bir çocuk aynı yaştaki diğer çocuklara göre daha olgundur (Çankırılı, 2015).

Kırmızı Rengin Anlamı:

Saldırganlık ve asabiyetin işaretidir. Çocuğun yaptığı çizimlerde sert ve keskin hatlar görülebilir. Kırmızı birçok anlamı çağrıştırmaktadır; enerji, öfke, kin, tehlike, bedensel hastalık, aşk vb. yaşamsal bir sorunu işaret edebilir. Duygu patlamalarının ya da tehlikenin işaretlerini verebilir, tehlikeli bir hastalığa işaret edebilir (Furth, 2002). Mücadele etmeyi, hayat belirtisi ve hareketliliğin sembolüdür. İnsanları heyecanlandırır ve tahrik eder. Yapısal olarak huzursuz olduğu gibi, renk skalasında titreşimi en yüksek olan renktir (Yılmaz, 2011). Canlı ve dikkat çeken bir renktir. Gücün, kararlılığın ve sahip çıkmanın sembolüdür (Saygın, 2007).

Siyah Rengin Anlamı:

Çocukların yaptığı resimlerde siyah karamsarlığı temsil eder (Çankırılı, 2015). İçine kapanık ve ruhsal bunalımlı insanlar daha çok siyah rengi temsil ederler. Siyahı seven kişiler uç kısımlarda yaşar. İçine dönük, sırlarla dolu, karamsar ve mükemmeliyetçidir. Çevresinden kendisine saygı duyulmasını bekler (Dilci, 2014).

Sarı Rengin Anlamı:

Bireyin kolektif bilinçaltında güneş anneyi tasvir eder. Anne çocuk için bir güneştir. Sarı; parlaklık, ışık, sıcaklık, enerji ve kutsallığı sembolize eder. Bir çocuk ailesinde gördüğü değeri bu rengi kullanarak dışa

Ev Figürlerinin Yorumlanması

Ev figürü çocukların hayatında önemli bir yere sahiptir. Kendisini güvende hissettiği ve ona ait olan alanın bulunduğu yer evidir. Bu yüzden çocuklar resimlerinde birden çok ev figürüne yer verse de onlar için en önemli olan kendi evleridir. Ev figüründe genel olarak kapı, pencere, çatı ve bahçe yollarıyla birlikte resmedilir. Çocuk genel çizimlerinden sonra evde yaşayanları da çizmeye başlar.

Çocuklar ev figürünü çizerken bazen yaşamlarını da göstermeye çalışırlar. Uzmanlar tarafından üzerinde durulan saydamlık konusu burada karşımıza çıkmaktadır. Yaşamlarını göstermeye çalışan çocuklar evin duvarlarını kaldırıp içerde neler olup bittiğini çizerler. Bunu göstermek istemeyen çocuk ise duvarları bırakıp içerideki yaşam alanına dair olan ip uçlarını resminde yer vermez. Evin içine ya da dışına çizilmiş olan figürler çocuğun duygusal durumu ile ilgili de ailesiyle olan durumu ile ilgili de bize bilgi verebilir (Freeman, 1975, 1980) Büyükkarabacak da (2008), çocuk resimlerinde imgelerin yeriyle ilgili yaptığı çalışmasında ev imgesiyle ilgili incelemelerde bulunmuştur. Çocukların ev resimlerinde ailelerin izlerine rastlamıştır. Evler genelde bacası tüter şeklinde çizilmiştir. Bu durum çocukların mutlu evlerde yaşadıklarına dair ip uçlarının olduğu söylenmektedir. Evlerde yolların, bahçelerin bulunduğundan bahsedilmiştir. Bazı çocuklar ise evleri bir düzleme oturtmadan ya da baş aşağı şekilde çizmiştir. Bu durumda da evde huzursuz ortamın olabileceğine dair yorumlar yapılmıştır.

Evinde huzurlu hayat sürdüren çocuklar görsel açıdan beğenilen ev resimleri çizerler. Bu tarzda evin çiçekli yolu ve büyük pencereleri bulunur. Evin bacasından dumanlar tüter. Huzursuz bir yaşantının olduğu ve çocuğun sürekli kısıtlandığı evlerin bacası olmayacaktır. Evin içi dış dünya ile kalın duvarlar sayesinde ayrılmıştır. Ebeveynleri boşanmış evler resimlerde ortadan ikiye ayrık biçimde çizilir. Evin iki kapısı vardır. Evin bir bölümü gerçek aile ortamını yansıtırken diğer bölümü çocuğun aradığı huzuru ifade eder. Ev yerine şato çizilmesi evde huzursuz bir ortamın olduğunu ve çocuğun güvenilir bir mekân aradığını gösterir (Fayol, Barrouillet & Chevrot, 1995).

Evin Çevresi:

Çocuğun bilinçaltında çizimini yaptığı evin çevresinin bile bir anlamı vardır. Ailenin çevresine karşı ilgili olup olmadığı, çocuklarını önemseyip önemsemediklerini ve dış dünya ile ilişki kurup kurmadıkları evin çevresi ile belli olur (Çankırılı, 2015). Mutlu evlerin etrafında kuşlar öter, çiçekler açar. Gökyüzünde her daim güneş parıldar. İçinde mutlu bir yaşam sürdürülen evlerin ön tarafındaki yolların her iki yanına çiçekler çizilir. Mutsuz evlerin de bırakın önünde çiçek olmasını yol dahi yoktur (Keskin, 2013). Çocukların yaptığı çizimlerde evin etrafında çalıların olması da dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Evin her tarafının çalılarla sarılı olması çocuğun kendini korumaya almak istediğinin işareti olabilir. Çalıların dağınık olması ve evin etrafında patikaların varlığı çocuğun gerçekler karşısında hissettiği hafif düzeyde kaygıya işaret olabilir (Halmatov, 2015).

Çatı:

Ev çizimleri yapısal olarak birçok yönden insan bedenine benzer. Kare evlerin üzerine yapılan üçgen çatı bir manada insan başına işaret eder. İnsandaki tüm sıkıntıların, mutsuzluk ve sorunların temel kaynağı baş (beyin) olduğu gibi bunların çözüm yeri de baştır. Başta, gerçekleşen tüm duygusal ve psikolojik detaylar ebeveyn ve çocuklar arasında sorunlar yaşanmasına yol açar. İnsanlar için baş derece önemliyse evler için çatıda o derece önemlidir (Çankırılı, 2015). Mutlu bir yaşamın sürdüğü evlerin çatıları genelde kırmızıya, mutsuz bir yaşamın sürdüğü evlerin çatıları da siyaha boyanır. Siyah çatılı evlerde genelde anne baba çatışması ya da boşanma süreci yaşanır. Mutsuz bir ev çiziminde baca olmayacak, olsa da dumanı tütmeyecektir (Keskin, 2013).

Pencereler:

Pencereler bir evin dışarı açılan gözleridir. Pencerelerinde panjur ve demirli korkuluk olan evlerin sahiplerinin dış dünyaya güvenmediği söylenebilir. Evlerin yuvarlak veya oval pencereler sahip olması pek rastlanılan bir durum olmamasına rağmen bazı çocukların bu tarz pencere çizimleri yaptığı görülür. Yuvarlak pencereler bilinçaltında gözleri sembolize eder (Aşçıoğlu, 2013).

Ön Kapı:

Evin dış dünyaya açılan çok önemli parçalarından biridir. Evin içinde yaşayanlar dış dünyaya buradan çıkış yapar; dışarıda yaşayanlar ise evin içine buradan giriş yapar. Dış dünya ile ilişkilerin iyi olduğu evlerin kapıları; geniş ve aynı zamanda tokmaklıdır. Dış dünya ile ilişkisi zayıf olan evlerin kapısı; küçük, tek kanatlı, tokmaksız ve zilsizdir. Ön kapısı olmayan bir ev kendi içine kapalı, dış dünya ile bağını koparmış, eşi ve arkadaşı olmayan bir evdir (Aşçıoğlu, 2013).

Baca:

Çocuk resimlerinde bacanın çizimi oldukça ilginçtir. Mevsim yaz olsa dahi, çocuğun yaptığı evin bacasından duman tüter. Bunun temel nedeni çocukların gördüğü şeyleri değil, düşündüklerini ve bilinçdışındakileri çizmesidir. Bacada duman olması o evde ocağın yandığını, yemeğin piştiğini; yani o evde hayatını sürdüren birilerinin olduğunu gösterir. İçinde mutlu bir yaşamın sürdüğü evlerin bacası tüter. Aile içinde ciddiye alınan, duygularını rahatça ifade eden çocukların çizdiği evlerin bacasından dumanlar kıvrılarak çıkar (Çankırılı, 2015). Terapistlerin dikkatini çeken ev çizimlerindeki baca çizimleri, onların zihinlerinde soru işareti oluşturur. Çocuk çizimlerindeki baca çizimlerinde gözlemlenen anlamlar kafa karıştırıcıdır. Baca çizimleri aile üyeleri ve bireyler arasında kurulan sıcak ilişkilerle alakalıdır (Malchiodi, 1998).

Duvarlar:

Evin duvarları, içinde yaşayan aileyi dış tehlikelerden korur. Duvar üzerindeki çatıya destek olur. Ailenin yaşadığı evin iç mekânını dış mekândan ayırır. Duvarların arkasında yaşayan ailenin özel yaşamı, sırları ve yaşadığı duygular vardır (Çankırılı, 2015). Ev resmi çizimlerinde çocukların önünde iki seçenek vardır; ya evin içini göstermeyen duvarlar çizerler ya da evin duvarlarını ortadan kaldırarak, kişileri içine alan bir çerçeve çizerek evdeki yaşamı ifade ederler (Yavuzer, 1992).

Lamba:

Sıcaklığın ve sevginin simgesidir. Yanan bir lamba evin içinde hayat olduğuna işaret eder (Çankırılı, 2015). Saydam ev çizimlerinde çocuklar evin tavanında yanan bir lamba çizerler. Bu evin içinde aile bireyleri arasında sıcak, samimi ve sevgiye dayalı bir ilişkinin hüküm sürdüğünü gösterir (Burns, 1987).

Perde:

Çocuk resimlerinde perdenin çizimi altı yaşından sonra ortaya çıkar. Çevrede bulunan hemen hemen tüm evlerin perdesi vardır. Bu nedenle perdenin çocuk resimlerine aktarılması gayet normal karşılanmalıdır. Perde genel anlamda aile mahremiyetini ve özel ilişkilerini temsil eder (Keskin, 2013).

Yüksek binalar:

Günümüz şartlarının çoğunlukla köy yaşantısından uzak, tek katlı binaların bulunmadığı yerlerde olması çocukların çizimlerini ve tercih ettikleri figürleri de etkilemektedir. Bu gibi durumlarda çocukların çizimlerinde yüksek bina çizimlerine sıkça rastlanmaktadır. Art arda birçok blok çizebilir, binalarda fazlaca pencereye yer verebilir. Tüm bunlar çocuğun yaşadığı yer ile yakından ilgilidir (Yavuzer, 1992).

Ağaç Figürlerinin Yorumlanması;

İlk ağaç çizimi yukarı kaldırılmış bir kolu andırır. Gövdesi kolları, dalları da elleri ve parmakları simgeler. Koch (1949, 1952) tarafından çocukların ve yetişkinlerin çizdiği ağaçları yorumlayan bir “ağaç testi” geliştirilmiştir. Schmeer (2002, 2006) ağaç çizimi kişinin hayata karşı bakış açısı, hayattaki ayak izlerine dair bilgi verdiğini ifade etmiştir. Ağacı çizen farkında olmadan çizdiği ağaca kendi kişiliğini yansıtır. Bizlere de bunları okumak düşer. Doğru bir değerlendirme ve yorumlama yapabilmek için ağacın o resimdeki temsilini iyi anlamak gerekir. Ağaçlar bize sadece çizen bireyin kişiliği hakkında bilgi vermez, aynı zamanda geçmişe ve geleceğe planları hakkında da fikir verir (Gallois, 2013).

Ağaç, aileyi de simgeler. Ağacın tohumdan meyve vermesi gibi aile üyelerinin de doğumundan ölümüne kadar olan sürecin temsili bir konseptidir. Kolektif bilinçaltında ağaç aile dalları da ailenin üyeleri, ağacın kökleri ise ailenin temellerinin sağlam veya zayıf olduğu hakkında bilgi verir. Çocuklar ağaç çizimlerinde sadece korunma, beslenme ve sevilme ihtiyaçlarını değil; aynı zamanda hayallerini, umutlarını ve geleceğe yönelik beklentilerini de yansıtırlar (Kramer, 1971).

Ağacın Meyveleri:

Çocuğun çizdiği ağacın çiçekli ve meyveli olması iyiye işarettir. Ağaç çocuğu, meyveleri kazandığı başarıları simgeler. Böyle bir durumda resmi çizen okula başlamış, çalışkan, öğretmeni ve ebeveynleri tarafından sevilen, sorumluluk sahibi birisidir (Savaş, 2015).

Ağacın Kökleri:

Bir ağacın kökleri ne kadar derinlere inmiş ve saçaklanmışsa o ağaç o derce sağlamdır. Bir çocuk yaptığı ağaç çizimlerinde köklere yer vermişse anneye yönelik sağlam bir güven geliştirdiği anlaşılır (Çankırılı, 2015). Aynı zamanda köklerin çok uzun ve derinde olması çocukta güvensizliğin de işareti olabilir. Çocuk çiziminde uzun kökler çizerek kendini sağlama almaya çalışıyor olabilir (Halmatov, 2017). Ağaçların köklerinin çizilmesi kişinin gerçeklik ve güven ihtiyacını yansıtır (Dilci, 2017).

Ağacın Gövdesi:

Her çocuk bulunduğu yaşa, dönemsel gelişimine ve ruhsal yapısına uygun bir ağaç çizer. Her çocuğun uzun ve kalın gövdeli, dalları, yaprakları ve meyveleri olan bir ağaç çizmesini bekleyemeyiz. Çocukların çizdiği bazı ağaç gövdelerine çizikler ve yarıklar yaptığı görülür. Çocuğun geçmişi incelendiğinde çizilen bu çizik ve yarıkların çocuğun ailesi ile yaşadığı travmalan temsil ettiği görülür (Çankırılı,2015). Büyük gövdeli fakat küçük yapraklı ağaç çizimleri çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında sıkıntılar yaşadığını ve bu sıkıntıların çocukta yetersizlik, hayal kırıklığı ve dengesizlik yarattığı söylenebilir (Halmatov,2017).

Ağaç ile ilgili bazı ipuçlarına bakıldığında:

Dar ve cılız yapısı olan ağaçlar içine kapanıklığı,

Bodur ağaçlar anneye olan bağımlılığı,

İri ve nizami çizilen ağaç; telafi, otoriteye kafa tutma ve otoriter olmayı,

Sağa yatırılmış ağaç geleceğe yönelik aşırı iyimserliği,

Sola yatık ağaç; içine kapanıklık, narsistliği sembolize eder (Dilci, 2014).

Ağaç ve Hayvanlar:

Çocuklar bazı çizimlerinde ağaçla birlikte hayvanlara yer verirler. Ağaç dallarına kuş konması çocuğun anneden beklentileri olduğunu gösterir. Resimlerde yer alan kuş eğer yuva yapmış ve yuvada oturuyorsa bu durum çocuğun geleceğe yönelik hayalleri olduğunu gösterir. Ağacın yakınlarına çizilen hayvanlar evcilse; çocuğun hayvan sevgisini vahşi hayvanlar ise çocuğun geleceğe yönelik korku ve endişeleri olduğunu gösterir. Ağaç dalları arasında yer alan kuş yuvasının boş olması veya ağaç gövdesinde oyuk olması çocuğun korunmaya ve sevgiye ihtiyacı olduğunu ifade eder (Çankırılı, 2015).

Doğa Figürlerinin Yorumlanması

Güneş:

Çocuklar çizimlerinde insan resimleri çiziminden sonra ikinci sırada güneşi çizerler. Ay resmi pek çizmezler. Çocuklar animistik düşünceye sahip olduğu için güneş, ay ve yıldızın canlı olduğuna inanırlar. Bu nedenle de güneş ay ve yıldıza ağız, göz ve burun çizerek onlara yaşam kazandırırlar. İnsan, güneş çizimlerinden sonra ev figürü çizilir. Ev çocuğun aile üyeleri ile kendini mutlu, huzurlu ve güven içinde yaşadığı yerdir. Ev figürü çizimi üç yaşından itibaren başlasa da yapılan çizimin eve benzemesi dördüncü yaş itibariyle olur (Profice, 2018).

Hayvanlar:

Kuşların yapılan çizimlerde yer alması dört yaş itibariyle başlar. Gökyüzünde yer alan kuşlar da güneş, çiçek ve ağaçlar gibi mutluluk içerikli temalarda geçerler (Keskin, 2013). Evin dışına çizilen tavşan, koyun, kuzu kedi, köpek figürleri doğadaki yaşamı ifade eder. Evin bahçesinde bir köpek veya tavşan yer alması, evin içinde bir kenarda kedinin, kafeste kuşun ve akvaryum içinde yüzen balıkların olması çocukta var olan hayvan sevgisini ve arkadaşlığını ifade eder.

Çiçek Figürü:

Çocuk resimlerinde çiçeklere ev ile birlikte yer verilir. Mutlu evlerin bahçelerinde ve yolun her iki tarafında çiçekler bulunur. Yapılan çiçeklerin mutlaka taç yaprakları ve sapları vardır. Çiçeklerin yer aldığı yerler de sarıya boyanmış bir güneş, açık hava ve kuşlar bulunur. Mutsuz olan çocukların çizimlerinde güneşe pek rastlanmaz. Çiçeğin çocuk için mutluluk ve sevinç sembolü olduğu rahatlıkla söylenebilir (Çankırılı, 2015). Çiçekler evin yolunun her iki yanına, kırlara, okul yollarına, parklara kısaca çocuğun mutlu olduğu her yere çocuk tarafından serpiştirilir. Çünkü çiçek mutluluğun sembolüdür (Keskin, 2013).

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Güneş Figürü ve Bulutlar:

Okul öncesi dönemi çizimlerinde güneş anneyi sembolize eder. Bu evrede çocuklardaki temel inanış; annesiz çocuk olamayacağı gibi güneşsiz dünya da olamayacaktır. Çünkü anneleri çocukların merkez noktasıdır. Annesi olmayan veya annesi ile sorun yaşayan çocukların resimlerinde güneş figürü görülmemektedir. Güneş bulunsa dahi ya yarım bırakılmıştır ya da bulutların arkasında batmak üzeredir. Bulut figürleri ise çoğunlukla diğer aile bireylerini temsil eder. Eğer bulutlardan biri güneşin önünü kapatmışsa; ailede yer alan üyelerden biri anne ile çocuk arasına girmiştir. Bu anneyi üzen, kavga eden bir baba olduğu gibidir (Bassett, 1977).

Aile Kompozisyonlarının Yorumlanması

Kaplan ve Main (1985), çocuğun sağlıklı gelişimindeki en ana faktör olarak ailenin önemini vurgular. Çocuğun kişiliğine dair önemli ipuçları veren aile resimlerinin biçim ve içeriğine göre analiz edildiğini söylemektedirler. Yapılan çizimdeki her bir öğenin, duruş, yer ve boyut açısından değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedirler. Kardeşlerden en ön planda olanı veya kendisini ebeveynlerine yakın çizdiklerini ancak kendilerini dışlanmış hisseden çocukların resimlerinde kendini temsil eden figürü bir köşede, resimdeki eylemlere katılmamış olarak çizdiklerini vurgulamaktadırlar.

Çocuğun çizimlerinde aile bireylerinden birine yer vermemesi, çocuğun bilinçli ya da bilinçsiz olarak o kişiyi istemediği anlamına gelir. Bu kişi çocuğun kardeşlerinden biri olabilir. Bu durum kardeş kıskançlığından kaynaklanabilir. Resminde kendisine yer vermemesi; kendisini aile ortamında üzgün, dışlanmış, unutulmuş hissettiğini gösterir. Aile kompozisyonlarında çok küçük veya en son çizilen bireyler genellikle umursanmayan, görmezden gelmek istedikleri ve rahatsız oldukları kişilerdir. En sevdikleri kişileri en önce, genellikle ortaya veya aile bireyleri içerisinde en başa, daha büyük ve ayrıntılı çizerler (Kaplan & Main, 1986).

Aile üyeleri arasına nesneler çizilmesi:

Ebeveynler arasına herhangi bir nesne çizilmesi ebeveynler arasında geçim sıkıntısı olduğunu, kardeşler arasına yol, köprü, ağaç, nehir gibi çeşitli engellerin çizilmesi ise ebeveynlerin çocuklara karşı ilgisiz olduğunu gösterir (Slough & Greenberg, 1990).

Aile üyelerinden birinin büyük çizilmesi:

Çocuk çizimlerinde hangi ebeveyn daha büyük çiziliyorsa evde onun sözü geçiyordur. Çocuklar bazı çizimlerde hayranı olduğu veya özdeşim kurduğu bireyi de büyük çizer. Yapılan çizimlerde baba büyük anne çocuktan da küçük çizilmişse; babanın evde anneye şiddet uyguladığı ve üzerinde baskı kurduğu sonucu çıkarılır. Yapılan aile çizimlerinde annenin elinden tutan bir çocuk var ve resmi yapan çocuk uzakta bir yerde duruyorsa; küçük bir çocuk annesinin kucağında meme emiyor ve büyük çocuk bir kenardan izliyorsa çocukta kardeş kıskançlığı vardır. Ayrıca bu tarz çizimler çocuklar arasında ayrım yapıldığının, sevgi ve ilginin eksik olduğunu gösterir (Dunn, O'Connor & Levy, 2002).

Arkası dönük insan figürü:

Arkası dönük insan figürlerinin çizimlerde yer alması sosyal fobinin ve iletişim eksikliğinin işaretidir. Ebeveynlerden birinin eksik çizilmesi; ölüm veya boşanmayı, kardeşlerden birinin eksik çizilmesi; kardeşi ile sorunları olduğunu, kardeşini kıskandığını ve sevmediğini gösterir. Diğer taraftan aile sıralamasında kendisini ailesine arkası dönük çizmesi onlara karşı beslediği kırgınlık duygusunun temsili olabilir. Bazı çocukların kendisini ve aile bireylerinden birini arka arkaya sırtı dönük çizmesi, arkadaki kişinin kendini sürekli izleyip takip ettiğini düşündüğünü göstermek içindir (Sturgess vd., 2001).

Yapılan çizimlerde çocuğun anneye sakal, bıyık çizmesi; babaya etek giydirmesi ev ile ilgili çizimlerde yatak odasının abartılı çizilmesi çocukta cinsel kimlikte karmaşa olduğunu ve anne baba rollerinde karmaşa olduğu söylenir. Diğer taraftan erkek çocuğunun bir kız resmi ya da tam tersi bir kızın erkek resmi çizmesi zıt kimlik çizimi olarak değerlendirilmemelidir. Bazen çocuklar kardeşlerini veya arkadaşlarını bu şekilde çizebilecekleri gibi onlara hediye oyuncak olarak da böyle çizimler yapabilirler (Bkz. Resim 4) (Tolor & Tolor, 1974).

Evet, tüm bu bilgiler bize çocuğumuzun iç dünyasını anlamakta sadece ip uçları verecektir. Biliyoruz ki her çocuk özgün ve biriciktir. Resim analizlerini yaparken onun özgünlüğünü de göz önüne almamız ve buna bağlı değerlendirmemiz önemlidir. Çocuklarımızın bizden beklediği sadece biricikliğini ve duygularını görmemiz, anlamamız ve kabul etmemizdir. Koşulsuz sevilebilmektir.

Sonraki makale Oyun Temelli Öğrenme